Ankara, Etiyopya-Somali Sorununu En İyi Çözebilecek Ülkenin Türkiye Olduğu Görüşünde
Haber: Melis Yıldırım
(ANKARA) – Afrika Boynuzu’ndaki iki ülke olan Etiyopya ile Somali arasındaki ihtilafın çözümü için araya giren Ankara, sorunu en iyi çözebilecek ülkenin Türkiye olduğu görüşünde. Yetkililer, arabuluculuk sürecinin zor olduğunu belirtmekle birlikte, iki ülke arasındaki güvensizlikten dolayı sürecin hemen ilerlemesinin beklenemeyeceğini kaydetti. Üst düzey bir Dışişleri yetkilisi, “Bizden başka bu süreçte iki tarafı da ikna edebilecek iki tarafın da güvenini bu ölçüde kazanmış bir aktör yok. Nitekim önümüzdeki günlerde belki bu konuda daha somut, güzel haberler gelebilir” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle başta ticaret, terörizmle mücadele ve savunma sanayi alanları olmak üzere ilişkileri giderek gelişiyor. Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle ticaret hacminin son birkaç yılda sekize katlandığını belirten üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, toplam ticaret hacminin 40 milyar doları aştığını belirtti.
Afrika’nın sorunlarına “Afrikalı çözümler” hedefi
Afrika ülkelerinin Türkiye’ye olan güvenine örnek olarak Etiyopya ile Somali arasındaki arabuluculuk sürecini gösteren yetkili, “Bizim ‘Gelin sizin sorununuzu çözelim’ dememize gerek kalmadan bu iki ülke, başka hiçbir ülkeye güven duymazken Türkiye’ye tam anlamıyla güven duydukları için Türkiye’nin bir anlaşmazlığın aşılmasında yardımcı olmasını istiyorlar” diye konuştu.
“Önümüzdeki günlerde güzel haberler gelebilir”
Eritre’nin 1991 yılında fiilen, 1993’te hukuken bağımsızlığını kazanmasıyla denize erişimini kaybeden Etiyopya’nın ekonomik nedenlerle Kızıldeniz’e erişimi ülkenin temel gündemlerinden biri. 1 Ocak 2024 tarihinde Etiyopya ile Somaliland arasında imzalanan Mutabakat Muhtırası’nın imza töreninde Somaliland Cumhurbaşkanı’nın Etiyopya’nın Somaliland’ı ilk tanıyan ülke olacağını açıklaması da Somali ve uluslararası toplumun tepkisini çekmişti. Mutabakat Muhtırası’ndan bu yana iki Afrika ülkesi arasındaki gerginlik devam ediyor.
Yetkili, Etiyopya-Somali arasında devam eden krizde Türkiye’nin kendisini arabuluculuk sürecinde bulduğunu söyledi. Yetkili değerlendirmesinde şu noktalara değindi:
“Bu işi en iyi yapabilecek konumdayız. Çünkü o kadar güçlü bir güvensizlik var ki coğrafyada. Afrikalıların kendi işlerini çözebilecekleri noktayı aştı oradaki gerginlik. Büyük devletlerin de angaje olabilecekleri bir noktada değil. Çünkü büyük devletlere karşı da çok büyük bir güvensizlik var, Körfez’dekilere karşı bir güvensizlik var.
Arabuluculuk süreci zor. Hemen bir araya getirdik, oldu, el sıkıştırdık gibi olmuyor. Arada çok büyük güvensizlikler var. Süre uzadıkça Etiyopya da Somali de güvensizlikleri daha su üstüne çıkarıyor. Ama ben şuna güveniyorum. Bizden başka bu süreçte iki tarafı da ikna edebilecek iki tarafın da güvenini bu ölçüde kazanmış bir aktör yok. Nitekim önümüzdeki günlerde belki bu konuda daha somut, güzel haberler gelebilir.”
Türkiye’nin Afrika politikasının Afrika Ortaklık politikasına evrilmesinde Afrika Birliği ile geliştirilen ilişkilerin önemine değinen yetkili, Türkiye’nin Birliğin 9 stratejik ortağından biri olduğunu anımsattı.
Kıtada demokrasi konsolidasyonunun ve darbe süreçlerinin yaşandığı ülkelerin olduğunu anımsatan Dışişleri yetkilisi, Sahel ve Batı Afrika bölgesinde radikal terör örgütlerinin faaliyetlerini artırdığını bildirdi. Türkiye’nin darbe süreçlerinden geçen ülkelerin uluslararası alanda yalnızlaştırılmasına ve Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) yaptırımları gibi yaptırımlara tabii tutulmasına karşı bir pozisyonda bulunduğunu belirten yetkili, “Bölge ülkeleriyle ilişkilerimizi sürdürürken bölgedeki aktif diğer ülkelerle rekabet içinde hareket etmiyoruz. Biz Afrika’yı bir rekabet alanı olarak değil, bir iş birliği alanı olarak görüyoruz” dedi.
“Terörle mücadelede ulusal konsept geliştirmelerine yardımcı oluyoruz”
Terör örgütlerinin özellikle Mali ve Burkina Faso’da “alan hakimiyeti” kurduğunu aktaran yetkili, Türkiye’nin gerek askeri eğitim iş birliği gerek savunma sanayi tedariki ile bu ülkelerin ulusal kapasitelerini güçlendirmelerine yardımcı olduklarını ifade etti. Yetkili konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Onlardan gelen talepler doğrultusunda, onlara savunma sanayi ürünleri tedarik ediyoruz. Bunu yaparken de Birleşmiş Milletler Şartı’na, silah ihracatı kontrol rejimlerine ve uluslararası yükümlülüklerimize uygun hareket ediyoruz. Askeri eğitim iş birliği konusunda, subaylar, özel birlikler, komando birlikleri önce Maarif Okulları’nda Türkçe eğitim alıyorlar, daha sonra Türkiye’ye getirilerek ikili askeri iş birliği anlaşmaları doğrultusunda ve yasal zeminde askeri eğitim veriyoruz. Terörle mücadelede ulusal konsept geliştirmelerine yardımcı oluyoruz” ifadelerini kullandı.
“Türk SİHA’larını tedarik eden ülkelerde alan hakimiyeti artıyor”
Türk SİHA’larını tedarik eden ülkelerde alan hakimiyetinin arttığını kaydeden yetkili, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Özellikle Burkina Faso başarısız devlet statüsündeydi, yani ülkenin sadece yüzde 30’unda, başkent ve çevresinde devlet kontrolü söz konusuydu, ama Türk SİHA’ları ile gerçekleştirdiği terörle mücadele operasyonları sonucunda şu anda yüzde 65’inde devlet kontrolü sağlanmış vaziyette. Bu ne anlama geliyor? Okulların tekrar açılması, yerinden edilmiş ya da göç etmiş insanların evlerine geri dönmesi, çocukların ve kadınların evlerine dönmesi, kamu hizmetlerinin o bölgelere geri getirilmesi. Dolayısıyla insani sonuçları ve önemi olan bir terörle mücadele çabasına destek veriyoruz. Bu açıdan bakıldığında onlar bizi güvenlik ortağı olarak görüyorlar.”
Savunma sanayi ticaretinin Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerine uygun şekilde yapıldığını belirten Bakanlık yetkilisi, Türk savunma sanayi ürünlerine ve kapasitesine Afrika kıtasında büyük bir teveccüh olduğunu vurguladı.
“Nijer’deki maden sahasında çalışmalar devam ediyor”
Afrika ülkeleriyle enerji alanında iş birliği yapıldığını anımsatan yetkili, 17 Temmuz 2024 tarihinde Dışişleri, Milli Savunma, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları ile MİT Başkanı ve Savunma Sanayi Başkanı’nın Nijer’e yaptığı ziyarette madencilik alanında imzalanan Mutabakat Zaptı’na dair, “Madencilikle ilgili olarak Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğümüzün (MTA) uluslararası şirketinin Nijer’de üç tane maden sahası var, altın madenleri. Hem çıkarma hem de işleme için çalışmalar devam ediyor. Henüz üretim aşamasına geçilmedi ama yıl sonu itibarıyla üretim aşamasına geçilecek. Bu üç sahanın güvenliğini Nijer askerleri sağlıyor. Dolayısıyla şu anda herhangi bir güvenlik sorunumuz yok” değerlendirmesinde bulundu.